“AHTOPOT’UN KARA NOTLARI”
Anılar, Notlar, Düşler
Ve
Unutulmaz Dostluk
“Sanat”ın üstünde, kendi varlığının birkaç katı büyüklüğünde bir “sanat hakkında kelimeler” yığını vardır…
“Sanat”a duyulan ihtiyaç, sanat hakkında konuşmaya/ yazmaya duyulan ihtiyacın altında ezilmiş, kaybolmuş gibidir.
Bir sanat ürünü karşısında, çocukların becerebildiği gibi “durmak”, yetişkinler için neredeyse imkânsızdır…
Zaten, “homo sapiens sapiens” dünyayı kelimelere boğmuştur; dünyayı kelimeleriyle şekilden şekle sokmuştur…
Bu gerçeğin altında sanat, gene de bir güce sahiptir: Kelimeleri paranteze alarak konuşabilme, iletişim kurabilme; neticede kelimelerle kuşatmayı kışkırtarak, ama onlara başvurmadan “hissettirme” gücüne…
Yukarıda yazdıklarımdan sonra, günümüz sanatı üstüne burada söz almak istemiyorum. Ancak, şunu vurgulamak önemlidir: Günümüzde sanat, dünya ölçeğinde, “sanat endüstrisi” olarak sermayenin güdümündedir ve “görülebilenler” ile “görülemeyenler”in tayininde iktidar sermayenindir.
Kendi üretimim üzerine konuşmam gerekirse, Frida Kahlo’nun şu sözlerindeki gerçeği bildiğimi, buna inandığımı ve buna güvendiğimi söyleyebilirim: “Resim kendinden önce varolanın üzerine kurulur. Orta yerde, bazı ressamlar bu uzun çalışmayı kesintiye uğratırlar: Resimlerini inşa ederken kendilerini temel aldıkları için yoldan çıkar, güçlerini suratımıza fırlatır, süreklilik çizgisini koparırlar…”
Bunları düşünürken, “Ortadoğu”dan “Asya”ya, “Hint Okyanusu”na ne getirmeliydim? Dünya “sanat”ının miras yüküyle hesaplaşırken ortaya çıkardığım toplamdan neleri getirmeliydim buraya?
Şöyle bir karar verdim: 1995 yılında otuzüç gün yaşamıştım Maldivler’de… O günlerin bende bıraktıkları; o günlerden bugünlere gelirken katettiğim günlerin bende biriktirdikleri birlikte oluşturmalıydı bu sergiyi…
Ve: Burada olmak; burada resimlerimle olmak; burada bir “imkân”ı yoklamak, her şeyden önce bir dostluk hikâyesinin sonucudur, benim için…
Günümüz dünyasında, kapitalizmin soluk aldırmaz sanat piyasasının sultası dışında; bir dostluğun sanat üstünden bir hamleye vesile olabilmesi de az şey değildir…
Ali Osman Coşkun
26 Ağustos 2012